12 Şubat 2022 Cumartesi

Masal

Sanırım buraya yazmayı hep ihmal edeceğim. Bazı zamanlar dönüp dönüp eski yazılarımı okuyorum. O anları hatırlıyorum ve bu günlüğü tuttuğum için mutlu oluyorum. Ama sonra bir üşengeçliktir bırakmıyor yakamı. Tekrar yazayım diyorum olmuyor, sanki bir engel varmış gibi önümde. 

Ali Yaman 3 yaşını doldurdu. Bizi çok yordu ama hızlı büyüdü, vakit çok hızlı geçti. Gözümüzü bir açıyoruz sabah, bir kapıyoruz akşam. Zaman hakikaten de göreceliymiş. Onun peşinden koşarken su gibi akıyor. Tabi bende zamanı yavaşlatmanın çözümlerini arıyorum. Aslında son zamanlarda ki tek amacım bu.

Buraya yazmadan geçen 1 yıllık süre de sanki 1 ay gibi geçti. Yüksek lisansa başladım, hatta bitirmek üzereyim. Kısmetse Haziranda mezun oluyorum. Dersler, iş ev koşturmacası ve pandemi süreci de birçok açıdan bizi kısıtladı elbette. Bu arada eşim de iş değiştirdi, oğlum kreşe başladı, kayınpederim ameliyat oldu. Yani tatlı yorucu, sıkıntılı süreçlerden de geçtik. Ali Yaman'ın kreşe alışma sürecinde çok üzüldük. Onu çoğu kez ağlarken bırakmak zorunda kaldık ama bunun geçici olduğunu ve onu hiç bırakmayacağımızı da her seferinde ona aşıladık. Vicdan azabı çektik, gözlerimiz dolu dolu oldu ama ebeveynleri olarak doğrunun bu olduğunu da çok iyi biliyorduk. O da zamanla alıştı tabi. Zaman herşeyi çözmüyor mu zaten? Şimdi ise kardeşini bekliyor heyecanla. İnşallah bir ay sonra erkek kardeşini de kucağımıza alacağız. Sonra hayatımız bambaşka bir yöne gidecek biliyorum.

Ekim ayında Mengen'e Nesilce Tatil Köyü'ne gittik. Bol yağmurlu iki günde doğayla iç içe çok güzel bir hafta sonu tatili yaptık. Minik bir ahşap evde kaldık. Soba yaktık, kestane pişirdik. Oğlum o kadar mutluydu ki anlatamam. Bu değişiklik ona da iyi gelmişti. Sonra hızlıca bir karar verdik. Ankara'ya dönünce arsamıza ahşap ev yapmak için hemen hazırlıklara başladım. Uzun zamandan beri hiç bu kadar heyecanlanmamıştım.  Birçok firma ile görüştüm, öğrendim, para durumunu planladım ve en nihayetinde eşimle beraber bir karara vardık. Ankara'da bir evimiz yoktu ama Çamlıdere'de neden olmasındı? Hafta sonları için güzel bir kaçamak olurdu. Gerçi bazı zamanlar kararsızlıklar yaşıyordum ama bu evi yapmaya yine de niyetliydim. En kötü durumda satardım diye düşündüm. Şirin Home Ahşap Evler firmasında karar kıldım ve ufak bir mimari çizim bile yaptık. Tam da o haftalarda piyasa çalkalandı. Ev yapacağım diye 9'dan bozdurduğumuz dolarlar birden 10 seviyesini geçti. Bir iki haftada 18 oldu ve fiyatlar çok arttı. Biz de planları rafa kaldırdık. Sattığımız dolar ve altınlar ise elimizde kaldı. Oldukça stresli geçen birkaç haftaydı...

İnsanın hayatında her zaman bir amaç bir proje bir tutku olmalı. Yoksa körelip gidiyoruz. Ben bu şehirden kaçıp, sistemin kölesi olmak yerine güzel bir köyde güzel bir dağ yamacında yaşama hedefimin peşindeyim. Bunun için finansal özgürlüğümüzü ele almamızı sağlayacak uzun vadeli bir planım var. Çünkü tamamı ile işimizi bırakıp bahçeli bir evde günlerimizi toprakla suyla hayvanlarla geçireceksek, kırsalda bizi geçindirecek bir gelirimiz olmalı. Ancak o zamana kadar hafta sonları kaçıp nefes alabileceğimiz bir de dağ evi istiyorum. İnşallah bir iki yıl içinde yapabilirim. 

Bu yazımın başlığını koyma amacımı neredeyse unutuyordum. Geçenlerde Ali Yaman'a bir masal okuyordum. O kadar çok bam telime dokundu ki yazmadan edemeyeceğim. Burada bir yerlerde dursun, ileride okurum belki. Tabi ki ben orijinal halini biraz değiştirip derledim.

Başka Bir Dünya

Buna bir çare bulmalı

Suyu berrak, yeşili bol, belki bir ormanın kenarına, belki bir dağın yamacına, belki bir gölün kuytusuna taşınmalı. 

Neşeyle şarkılar mırıldanan ardıç kuşlarını duymalı, dut ağacının rüzgarda ettiği dansı izlemeli ve ağustos böceklerinin bestelerini işitmeli.

Bahçemde salınan begonvillerin, nergislerin ve sardunyaların kokusunu alamayacaksam, bostanımdan ışıl ışıl bir bahar havası yeşertemeyeceksem, dalından koparılan taze bir domatese gülümseyemeyeceksem, yaşadığımı nasıl anlarım?

Çocuklarımın güneş gibi parıldayan yüzlerini göremeyeceksem, dostlarımla asma yapraklarının altında neşeyle sohbet edemeyeceksem, pürneşe şarkılar mırıldanan menekşelere kulak veremeyeceksem yaşadığımı nasıl anlarım?

Balıkların su üstünde sıçrayışlarını göremeyeceksem, denizin geveze dalgalarını işitemeyeceksem, berrak suya umutla şiirlerimi mırıldanamayacaksam, nefes aldığımı nasıl anlarım?

Söyleyin.

Herşeyi geride bırakıp kaçmaya değmez mi?

Evet.

Denemeye değerdi...

Sırtladılar evlerini ve düşlerinin peşinden düştüler yola...

Çağrı, Dilek ve Ali Yaman